Gıda üretimi, çevresel faktörler-iklim değişikliği, enflasyon ve organik-natural ürünlere olan artan tüketici talebi gibi ekonomik zorluklar gibi bir dizi baskıyla karşı karşıya olan dinamik bir sistemdir. Bunun üzerine, gıda ve içecek sektörü, sera gazı (GHG) emisyonlarına önemli derecede katkısı olması nedeniyle düzenleyici gereksinimlere ihtiyaç duymuştur.
2050'ye kadar net sıfır hedeflerine ulaşma konusunda öncülük eden Avrupa, Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi (CSRD) gibi girişimlerle bu değişime öncülük ediyor. 50.000'den fazla şirketi etkilemesi beklenen yeni düzenleme özellikle tarıma yoğun bir şekilde dayanan gıda ve içecek endüstrisini etkileyecektir. Zira tarım, GHG emisyonlarının önemli bir kaynağı olarak biliniyor.
Gelecekteki raporlama standartlarına uyum sağlamak ve net sıfır hedefine doğru ilerlemek isteyen şirketler, mevcut sera gazı emisyonlarıyla ilgili şeffaflık oluşturmaya başlamalıdır. Gıda ve içecek şirketleri için bu, tedarik zincirinden kaynaklanan (yukarı akış) ve müşteri kullanımı ve bertaraf yoluyla (aşağı akış) emisyonlarını hesaplamayı gerektirir.
* Kapsam 1 emisyonları - sahip olunan veya kontrol edilen kaynaklardan (örneğin, kazanlarda, fırınlarda ve araçlarda yakıt yakma ile ilişkili emisyonlar) doğrudan emisyonları kapsar.
* Kapsam 2 emisyonları - elektrik, buhar, ısı veya soğutmanın satın alınmasıyla ilişkili dolaylı emisyonlar ve kuruluşun enerji kullanımının bir sonucudur.
* Kapsam 3 emisyonları - işletmenin değer zinciri içinde dolaylı olarak etkilediği, ancak raporlama organizasyonu tarafından sahip olunmayan veya kontrol edilmeyen varlıkların faaliyetlerinden kaynaklanan diğer tüm emisyonları hesaba katar.
Kapsam 1 ve 2 emisyonlarını azaltmak genellikle bir şirketin karbon azaltma stratejisindeki ilk hedef olsa da, Kapsam 3 emisyonlarıyla ilgilenmek gerçek karbon nötrlüğüne ulaşmak için eşit derecede önemlidir. Özellikle de gıda ve içecek şirketleri için. Çünkü Kapsam 3 emisyonlarının üçte ikisi tarım ve gıda işleme aşamalarında gerçekleşir. Bu emisyonlarla başa çıkmak ve ESG düzenlemelerine uyum sağlamak için şirketler tarımsal tedarik zincirlerine yatırım yapmalı, emisyonları ölçmeli, azaltmalı ve ilerlemelerini raporlamalıdır.
Peki şirketler tam olarak kontrol etmedikleri bir şeyi nasıl kontrol edebilirler?
Tarımdan Kaynaklanan Emisyonlarla Mücadele İçin Araçlar ve Uygulamalar
'Agriculture and Climate Change' adlı son McKinsey raporuna göre, küresel sera gazı (GHG) emisyonlarının dörtte birinden fazlası tarım, ormanlık alanlar ve arazi kullanımı değişikliklerinden kaynaklanmaktadır. Bu emisyonların nüfus artışı ve artan gıda talebiyle birlikte yükselmesi beklenmektedir. Ancak hemen harekete geçilmezse bu durum endişe verici boyutlara ulaşacaktır.
Gıda ve içecek şirketleri için tarımsal değer zincirinden kaynaklanan emisyonlar, Kapsam 3 emisyonlarının önemli bir bölümünü temsil ediyor. Birçok şirket içinse Kapsam 3 emisyonları toplam karbon ayak izlerinin %70'ten fazlasını oluşturuyor.
Çoğu şirket için ana zorluk, bu emisyonları takip etmenin ve yönetmenin zor olması. Çünkü bunlar genellikle parçalanmış bir şekilde gerçekleşir. Dahası, tarım sektörü en eski endüstri olduğundan değişimler çok yavaş gerçekleşmekte ve çiftçiler emisyonları azaltma çabalarında büyük destek ihtiyacı duymaktadır.
Tedarik zincirindeki çiftçilerle iş birliği yapmak, onlara emisyonları nasıl azaltacaklarını ve belirlenmiş hedefler belirlemelerine yardımcı olmak açısından önemlidir.
Örneğin, emisyonları azaltmaya yönelik çiftçilere sağlanabilecek özel destekler şunları içerebilir:
* Karbon salınımını azaltmaya yardımcı olmak için kaynaklar ve rehberlik sağlayarak sürdürülebilir tarıma destek olmak, verimli gübre ve böcek ilacı kullanımı, optimize edilmiş sulama teknikleri ve karbonu tutmaya yardımcı olan toprak yönetimi uygulamaları konusunda rehberlik sağlamak;
* Emisyon azaltma hedefleri belirlemek ve ilerlemeyi takip etmek için iş birliği yapmak, sürdürülebilir kaynak sağlama uygulamalarını uygulamak, düşük karbon uygulamalarını teşvik etmek ve tedarik zinciri boyunca şeffaflığı desteklemek;
* Çiftçilere finansal teşvikler veya hibe sağlamak, onların emisyon azaltıcı uygulamalara yatırım yapmalarına yardımcı olmak.
Buna ek olarak, çiftçilerin girdi kullanımını optimize etmelerine, atıkları azaltmalarına ve genel verimliliği artırmalarına olanak sağlayan çiftlik yönetimi yazılımları gibi yenilikçi teknolojilerin benimsenmesini teşvik etmek de gereklidir. Tarım tedarik zincirlerinin dijitalleştirilmesi, şirketlere mevcut durumu ölçme ve gelişim hedeflerini takip etme imkanı sağladığı için bu durum şirketler için önem arz etmektedir.
Farmolog ile kapsamlı bir dijitalleşmeye giderek, tarım gıda sektörüne somut bir etki bırakabilir ve düzenleyici talepler nedeniyle CSRD gereklilikleriyle uyumlu olarak şeffaflığı artırabilir, şirketlere çiftlik operasyonları hakkında net bir görüş sağlayabilirsiniz.
ESG standartlarını karşılamaya ve sürdürülebilir tarım uygulamalarını hayata geçirmeye destek olmak amacıyla Farmolog platformu, şirketlere değer zincirleri boyunca sürdürülebilir tarım uygulamalarını yönetmelerini sağlayan, kullanımı kolay bir araç olacaktır.